Bölge, İl ve İlçe Temsilciler Toplantısı

Vakfımızın Genişletilmiş Bölge, İl, İlçe Temsilcileri İstişare Ve Eğitim toplantısı büyük bir coşku ve katılımla gerçekleştirildi. Ankara Büyük Anadol Otel’de gerçekleşen ve iki gün süren toplantıya 700’ün üzerinde bir katılım oldu. Bölge, il ve ilçe temsilcilerimizle, kadın kolları ve gençlik kolları il temsilcilerinin katıldığı toplantıda vakfımızın temsilcilik çalışma raporları değerlendirilirken, Genel Başkan Yardımcılarımız farklı konularda eğitim sunumları gerçekleştirdiler.

Cumartesi başlayan toplantının açılışı Ankara İl Başkan Yardımcısı Celaleddin Gül Bey’in Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından programın açılış konuşmasını yapmak üzere Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan kürsüye geldi. Sözlerine “Sizleri samimiler, ikinci kırk yılın mücahitleri olarak selamlıyorum” diyerek başladı.

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan konuşmasında şunları söyledi.

” Bu toplantı 21. yüzyılın cihat merkezi olan Erbakan Vakfımızın toplantısıdır. Bu sebepledir ki bu toplantı oldukça önemli ve değerli bir toplantıdır. Öncelikle bizlere Erbakan Vakfı çatısı altında cihat etme lütfunu bahşettiği için Allah’a sonsuz hamd ediyoruz. Efendimiz Muhammed Mustafa’ya s.a.v. ve Hz. Adem’den Efendimize kadar bütün peygamberlerimize Salat ve Selam ediyoruz. Allah rızası için çalışan, bu hedefle cihat eden bu teşkilatın bir parçası olmaktan dolayı şeref bulduğumuz Erbakan Vakfımızın adını aldığı merhum liderimiz Erbakan Hocamız Rabbimizden rahmetler diliyorum. Bu toplantının hazırlanmasında emeği geçen bütün kardeşlerimize, bu toplantıya katılan siz kıymetli il temsilcilerimize, ilçe temsilcilerimize, kadın kolları başkanlarımıza ve gençlik kolları başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Bu toplantıda da bizleri yalnız bırakmaya değerli büyüklerimiz Ahmet Tekdal ve İsmail Müftüoğlu, Sacit Günbey, Musa Okçu ve Abdullah Özbey beylere de teşekkürler ediyorum.

Biraz önce rahmetle andığımız merhum Erbakan Hocamız, bizlere hayatı boyunca, Eba Eyyub El Ensari hazretlerini, Sultan Fatih’i ve Sultan Abdulhamid’i örnek gösterdi. Neden bu isimleri örnek gösteriyordu; çünkü Ebu Eyyüp El Ensari hazretleri son nefese kadar Allah rızası için çalışmanın, cihat etmenin sembolü idi, Fatih Sultan Mehmet Allah yolunda azmin, kararlılığın , cehd-ü gayretin sembolü idi, Sultan Abdulhamid Han ferasetin, dirayetin ve bir ömür boyunca Siyonizm ile mücadele etmenin sembolü idi. Peki bu örnekleri bizlere veren merhum liderimiz Erbakan Hocamız neyin sembolü idi. Erbakan Hocamız’da hayatı boyunca örnek gösterdiği bu şahsiyetlerin yolundan yürümenin sembolü idi. Bizler de, yani merhum liderimizin adına kurulmuş Erbakan Vakfı mensubu Milli Görüşçüler de hayatı boyunca bu üstün şahsiyetlerin yolundan yürüyen Erbakan Hocamızı kendisine rehber edinen dava erleriyiz. Bu nedenle Rabbimize sonsuz şükürler ediyoruz.

Cenabı Allah bu çalışmalarımızı Yeniden Büyük Türkiye’nin milli görüş zihniyetiyle ayağa kalkmış, gerçekten milli görüş zihniyeti ile yönetilen Yeniden Büyük Türkiye’nin ve bu yeniden büyük Türkiye’nin öncülüğünde kurulacak İslam Birliği’nin yani  D 60’ın ve D 60’ın öncülüğünde kurulacak yeni bir dünyanın, kuvvetin değil adaletin üstün tutulacağı bir dünyanın kurulmasına vesile kılsın inşallah. 

Cenabı Allah yar ve yardımcımız olsun, en büyük başarıları ve muvaffakiyetleri, zor zamanda Erbakan Hocamızın Milli Görüş sancağını dalgalandıran bu samimi milli görüşçülere nasip eylesin İnşallah. Erbakan Hocamızın meşhur sözlerinden bir tanesini de hatırlamamız gerekir burada. Erbakan Hocamız ne diyordu ? Diyordu ki;  eğer siz milli görüşçüler olarak bu dava uğrunda yapmış olduğunuz bu çalışmaların Cenab-ı Allah katında ki değerini Cenabı Allah katında ki, bu çalışmalar karşılığında elde etmiş olduğunuz mükafatları tam manasıyla idrak etseydiniz o zaman siz geceleri sevinçten ve heyecandan uyuyamazdınız. O zaman siz ailenizin, çocuklarınızın rızkını temin etmek için bile bir dakikanızı bile ayırmadan bu davaya çalışırsınız ve o zaman siz bu davanın milli görüş arabasının tekerleğinin altına heyecandan ve coşkudan kendinizi atar ve kendimizi feda ederdiniz diyordu.

İşte böyle kutlu bir davanın 21. Yüzyıl’da ki bayraktarı emanetçisi olduğumuzun bilincinde olmamız, bunu idrak etmemiz ve bunun gereği olan gayreti çabayı ve mücadeleyi ortaya koymamız gerekiyor. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi biraz evvelki sinevizyon gösterimiyle de gördüğünüz gibi, zaman zamanı sizlere davanın delileri diye hitap ediyoruz. Neden dediler kelimesini kullanıyoruz ? Bunun pek çok sebepleri var. Bir defa şu içinde bulunduğunuz şartlara bir bakın. Bizim arkamızda dış güçlerin, dış devletlerin herhangi bir desteği var mı maddi ve manevi olarak ? Hayır. Bizim arkamızda büyük holdingler, büyük sermayeler, bunların maddi desteği varmı ? Hayır. Bizim arkamızda bazılarının arkasında olduğu gibi 30 tane gazete 30 tane televizyon, bunların desteği varmı ? Elbetteki Hayır. Peki bizim önümüzdeki engellere baktığımızda ne görüyorsunuz, türlü çeşit engeller. Arkamızda sermaye desteği yok, arkamızda dış güçlerin desteği yok, arkamızda büyük sermayelerin desteği yok, arkamızda medya gücü yok, önümüzde ise büyük engeller, büyük zorluklar, en başta 5000 senelik bir mikrop olan dünya siyonizmi var. Peki bu şartlar altında zahiren baktığınızda imkansız olan bir sonuca ulaşmak için böylesine bütün imkanlarını seferber ederek, bütün mesaisini harcayarak maddi ve manevi her türlü külfeti seve seve göze alarak, zahiren bakıldığında imkansız gibi gözüken bir sonuca ulaşmak için böyle gece gündüz koşan, divane olan mücahitlere milli görüşçü dava evlerine ne denir? Davanın Delileri denir Ne mutlu bu davanın delilerine. Ne mutlu sizlere. Ne mutlu bizlere. Ne mutlu benim davam milli görüş davasıdır, benim liderim Erbakan Hocadır diyerek hedefe kilitlenip yürümeye devam edenlere.

Bu il ve ilçe başkanları toplantımıza, yeni dönemin bu çok önemli ve tarihi dönüm noktasında bu tarihi buluşmada bir analiz yapmak istiyoruz. Nedir o analiz; bugün içinde bulunduğumuz duruma bugün içinde bulunduğumuz ortama baktığımızda ne görüyoruz. Bu teşhisi, bu tahlili yapmak bizim için en önemli vazifedir. Merhum liderimiz Erbakan hocamız meşhur teşhis ve tedavi programlarında ve konuşmalarında her zaman için sizin de bildiğiniz gibi bu teşhisi yaparak işe başlamıştır. Bugün bir müslüman olarak Türkiye’de yaşayan şuurlu bir müslüman olarak bu ümmetin bir mensubu olarak aynı zamanda milli görüş şuuruna sahip bir milli görüşçü dava eri olarak içinde bulunduğumuz ortama baktığımızda ne görüyoruz. Bakınız bir tarafta bağımsız Kürdistan kuruldu. Bu İçinde bulunduğumuz hafta içerisinde Pazartesi günü yaptıkları referandumla bağımsızlıklarını ilan ettiler. Burada dış güçler başta Amerika olmak üzere batılı ülkeler her zamanki gibi iki yüzlü tiyatroların oynamaya devam ediyorlar. Efendim biz de söyledik ama dinlemediler, bizde istemiyorduk ama bağımsız Kürdistan ilan ettiler diye üç kağıtçılık oyununa devam ediyorlar. El altından onların desteğiyle başta Amerika’nın olur vermesi ve yön vermesi ile tamamen bir siyonist proje olarak ortaya konulmuş olan bağımsız Kürdistan bu Pazartesi yapılan referandumla ilan edildi. Erbakan hocamızın 25 sene evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi konuşmasında açıkça ifade edip 20 Sene 30 sene boyunca her fırsatta sizlerin de şahit olduğunuz gibi uyardığı ve işaret ettiği İsrail kuklası, İsrail’in uç karakolu niteliğindeki sözde bağımsız Kürdistan ilan edilmiş oldu. Biraz evvel de ifade ettiğimiz gibi atılmış olan bu adım apaçık bir şekilde Siyonizm tarafından planlanmış ve apaçık bir şekilde Erbakan hocamızın 50 sene boyunca bizleri uyardığı büyük İsrail projesi yolunda atılmış bir adımdır. Adamlar 1897’de meşhur Basel Dünya Siyonist Kongresi’nde yani bundan 120 sene evvel , bu hafta Pazartesi atılan bu sözde bağımsız Kürdistan adımını vurguladılar, planladılar ve bu hedefe ulaşmak için neler yapılması gerektiğini müzakere ettiler. 120 sene sonra 1897’de Basel Siyonist Kongresi’nde hedeflenen ve planlanan sözde bağımsız Kürdistan’ı hayata geçirdiler. Peki bu gerçek karşımızda, bunu zaten hepimiz biliyoruz. İyi de bundan sonra ne olacak, ne olacak biliyor musunuz… Bir kaç sene içerisinde Diyarbakır’da da uydurma bir referandum yapıp Türkiye’nin Güneydoğu’sunu Diyarbakır başta olmak üzere kurdukları bu sözde bağımsız sözde bağımsız İsrail’in kuklası Kürdistan’a bağlamak isteyecekler, asıl maksatları budur. Cenabı Allah muhafaza buyursun, Cenabı Allah fırsat vermesin, Cenabı Allah ülkemizi ve milletimizi Suriye gibi Arakan gibi Keşmir gibi, Irak gibi olmaktan muhafaza buyursun.

Arkasından ne olacak, arkasından ne olacağını merhum Erbakan hocamız bize 40 sene 50 sene boyunca anlattı. Arkasından bu sözde bağımsız kukla Kürdistan’da yutulup İsrail’e katılacak ve Allah vermesin bugün Kürdistan olarak ifade ettikleri yerler ve buraya katmak istedikleri Türkiye’nin Güneydoğusu’da Allah muhafaza buyursun Büyük İsrail’in vilayetleri haline getirilecek. Nereden çıkarıyorsun bunu, işte İsrail’in devlet yetkililerinin açıklamaları bunları ispat ediyor. İsrail Meclis Başkanı diyor ki “bu Kürtlere bağımsızlık vermenin zamanı gelmiştir”,  İsrail’in Likud Partisi yöneticisi diyor ki “kurulacak olan bu bağımsız Kürdistan’da, Kürdistan bayrağı ile birlikte İsrail bayrağı dalgalanacak”, İsrail adalet bakanı Şaket diyor ki “Amerika başta olmak üzere bütün batılı ülkelerin bağımsız Kürdistan’ı desteklemesi ve buraya destek olarak buranın gelişmesini sağlamaları gerekir” ve İsrail başbakanı Netanyahu diyor ki “bağımsız Kürdistan’ı kuran Kürtler İsrail’in Amerika’nın ve batının değerlerine sahiptir, bağımsız Kürdistan’ı kuran Kürtlerle ve bizler aynı değerlere sahibiz” diyor.

İşte size aktörlerin kendi ağzından bizim iddiamızı doğrulayan ve ispat eden gerçekler. Şimdi bütün bu vahim olaylar bütün bu tarihi gelişmeler önümüzde, karşımızda apaçık bir şekilde dururken bizim Türkiye’deki bazı aklı evveller ne yapıyor, diyorlar ki efendim ama biz 40 senedir Kerkük Türktür Türk kalacak türküsü söylüyoruz ama bir de baktık ki Kerkük bağımsız Kürdistan’a katıldı. Bırak Kerkük’ü sen Mardin’i, Diyarbakır’ı, Urfa’yı, Maraş’ı kaptırıyorsun. Türkiye’nin Güneydoğusu büyük İsrail’e vilayet oluyor haberin yok Ey Sakallı Hüsnü. Adam 1897’de Basel’de ki kongrede 21. yüzyılda Ortadoğu’da atacağı adımların planlamasını yapıyor, gece gündüz 120 sene bu iş için çalışıyor, en sonunda bu adımı atıp bağımsız Kürdistan’ı kuruyor, bunlar her sabah andımızı okuyup ilkokula başlayan çocuklar gibi yıllardır hala Kerkük türktür Türk kalacak türküsünü söylüyor. Sen 20 sene boyunca bu Erbakan Hocanın D 8 projesini rafa kaldır, bu Erbakan hocamızın D 60 projesini rafa kaldır, 20 sene boyunca G 20’nin, Amerika’nın, Avrupa Birliği’nin peşinden koş, ondan sonra çık iş işten geçtikten sonra Kerkük türktür Türk kalacak türküsünü söyle. Daha çok türkü söylersin sakallı Hüsnü. Öyle şey mi olurmuş efendim, ne biçim konuşuyorsunuz, bizde 5000 tane genci alır gider Kerkük’ü basar tepelerine bineriz. Tabii eğer Kürdistan’ın sınır kapısından geçmeyi başarabilirseniz. Bağımsız Kürdistan’ın büyükelçiliğinden Kürdistan vizesini almayı başarabilirseniz 5000 tane genci alır Kerkük’te gidersiniz. Adamlar 1897’de Basel’de planları 120 sene gece gündüz bu planı uygulamak için çalışıyor 120 senenin sonunda planlarını fiilen gerçekleştiriyor, Türkiye’deki Yerel Yönetimler Kanununu bunun için çıkarıyor, Suriye’yi bunun için bu hale getiriyor, Irak’ı bunun için işgal edip Saddam Hüseyin’i bunun için idam ediyor, 120 sene bu hedefle yatıp bu hedefle kalkıyor, bizimkiler de bu muazzam siyonist planlar karşısında adeta bir ilkokul çocuğu gibi tepki veriyor.

Erbakan Hoca neden 40 sene boyunca İslam Birliği diye çırpındı, 40 sene boyunca neden D 8, D 60 dedi. Neden yıllar boyunca ikinci Yalta Konferansı diye çırpındı. Adamlar Kürdistan’ı kurdu şimdi aynı zamanda ordusunu da teşhis ediyor. Bakın Amerika bölgeye tam 1285 Tır dolusu silah gönderdi. Bizim Savunma Bakanımız Amerika Savunma Bakanına açıklıyor, fotoğraflar gösteriyor. Diyorlar ki bize 100 tır demiştiniz ama tam 1285 tır göndermişsiniz. Bakın silahların fotoğrafları burada biz askeri uzmanlarımıza danıştık, bu 1285 tır dolusu silahla tam 60.000 kişilik ordu teçhiz edilir, siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına diyor. Biz bu sahneyi gördüğümüz zaman Milli Görüşçüler olarak ne diyoruz, diyoruz ki ne zannettiniz sakallı Hüsünüler, adamlar Kürdistan’ı kurdu şimdi ordusunu da kuruyorlar. Mesele bu kadar basit ve açıktır. Amerikan Savunma Bakanı Matis bakıyor fotoğraflara 2 dakika yalandan üzülmüş ve şaşırmış numarası yapıyor ve akşam otelde kahvesini içerken hay Allah iyiliğinizi versin diyerek keh keh gülerek kahvesini içiyor. Peki Erbakan Hocamız bunların yerinde olsa ne yapardı, Milli Görüş iktidar da olsa ne yapardı. O fotoğrafları onlara gösterir ve işte bu nedenle biz de bugün sizin Adana’daki İncirlik üssünüzü kapattık derdi onlara.

Neden, çünkü bunlar laftan anlamaz, bunlar resim göstermekten anlamaz. Adam zaten o fotoğraftaki işleri yapan kendisi. Bunlar Erbakan Hocamızın 40 yıl söylediği gibi ancak güçten anlar, yaptırımdan anlar. 

Genel Başkanımızın konuşmasının tamamını videodan izleyebilirsiniz.

https://www.facebook.com/necmettinerbakanvakfi/videos/861381884015513/

Genel Başkanımızın konuşmasının ardından İlim Heyeti Başkanımız Ahmet Tekdal, Denetleme Kurulu Başkanımız İsmail Müftüoğlu ve İstişare Meclisi Üyemiz Prof. Dr. Sacit Günbey beyler birer selamlama konuşması yaptılar.

Toplantının ikinci oturumunda Genel Sekreterimiz Doğan Bekin, Kuzey Irak Kürt Yönetiminin bağımsızlık referandumu ve Suriye’de yaşanan olaylarla ilgili, tarihsel süreçleri de değerlendirerek bir sunum gerçekleştirdi.

Daha sonra Genel Başkan Yardımcımız ve Halkla İlişkiler Başkanımız Bahattin Sungur bey halkla ilişkiler çalışmalarının önemini, nasıl ve hangi şartlarda en verimli çalışmaların yapılabileceğini içeren bir eğitim sunumu gerçekleştirdi.

İlk gün oturumu il temsilcilerimizin, illerinde yaptıkları çalışmaların raporlarını sunması ile sona erdi.

İkinci günün ilk konuşmasını Genel Başkan Yardımcımız ve Eğitim Başkanımız Cengiz Zor yaptı. Teşkilat nedir, teşkilat mensubu hangi esaslar üzerine çalışır, cihadın manası nedir, tarihimizde İslam için çalışan şahsiyetlerin hayatlarından kesitler nelerdir, insanımız ve gençlerimizin içerisinde bulunduğu manevi boşluğun doldurulması için neler yapılmalıdır ara başlıklarında verimli bir eğitim sunumu gerçekleştiren Cengiz Zor, sunumunu Erbakan Hocamızın başımıza 3 çivi çakmalıyız, bunlar İslam, Cihat ve Şuur çivileridir sözleriyle tamamladı.

Daha sonra kürsüye gelen Genel Başkan Yardımcımız ve Teşkilat Başkanımız Yücel Mollaismailoğlu toplantının genel raporunu sunduğu bir konuşma gerçekleştirdi. Toplantıya katılımın yüksekliğini dile getiren Yücel Mollaismailoğlu, bugün bu toplantıda ortaya çıkan görüntü bize şunu gösteriyor ki, Erbakan Vakfı dalga dalga büyüyen bir teşkilat yapısı ile artık kalıbına sığmayan bir noktaya gelmiştir. İnşallah bu toplantı yeni adımlara vesilen hayırlı bir toplantı olacaktır dedi.

Toplantının kapanış konuşmasını Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan yaptı. Erbakan Hocamızın heyecan, heyecan, heyecan sözünün yaşandığı ve yaşatıldığı Erbakan Vakfı Milli Görüş’ün bugünkü bayraktarı olduğunu bugün bir kez daha ispat etmiştir. Ancak İslam coğrafyası içerisinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulana dek bu heyecanımızı, azmimizi kaybetmeden çalışmak, cihat şuuruyla mücadele etmek zorundayız. Bu üzerimizdeki en büyük mükellefiyettir. Erbakan Hocamızın ideallerine uymayan davranışları tekrarlayanlar, İSlam Birliği yerine Avrupa Birliği diyenler bu hedefe ulaşamazlar. İnşallah bizler Yeniden Büyük Türkiye’nin öncülüğünde İslam Birliğini kuracak ve Yeni Bir Dünyayı tesis edeceğiz dedi.

Programın sonunda çalışmalarda başarı gösteren 10 il ve 13 İl temsilciliğine Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan başarı plaketlerini takdim etti.

PAYLAŞ